Hasan Düzgün - Kişisel web sitesi

 
Karadeniz ve folkloru üzerine Yazdır

Mesam kongresine sunulmak üzere 2005 yılında kaleme aldım Karadeniz ve folkloru üzerine Karadeniz yöresini ve folklorünü araştırmak ne merak nede teoriktir.İnsanının başarısını anlamak için çok yönlü araştırmak gerekir.Bu yazının amacı budur. Karadeniz insanını türkiye coğrafyasında yaşayan insanlardan ayıran özelliği,çalışkanlığı,mertliği,söylediğinin arkasında duruşu ve en önemlisi son söyleyeceğini ilk söylemesidir. Tabiatın ve çevre koşullarının insan üzerinde ne denli etkili olduğunu anlamak için karadeniz insanını incelemek doğru seçimdir.Türk coğrafyasında yeri farklıdır.kısaca cesurdur,çalışkandır,ataktır,beceriklidir,bunların toplamı başarılı olmasının nedenleri sayılmalıdır .

Karadeniz insanını,sanat,ticaret,sanayi ve en önemlisi politikada görmek neredeyse alışkanlık yapmış durumdadır.Yapısından kaynaklanan atak ve cesareti sayesinde bütün bu alanlarda başarılıdır.Yaşamın zorluklarını alın yazgısı olarak algılamaz.var gücüyle direnerek onların üstesinden gelmeyi sever bu anlamda gergindir.İkinci planda olmayı sevmez onuruna düşkündür.büyüdüğü tabiatın.hırçın yapısı karakterinde gizlidir zaman zaman davranışlarına yansır.durağan olmayı sevmez hareketlidir.çalışarak dinlenir.

 Çalışmak onun yaşam biçimidir.zorluklar karşısında,umutsuz,küskün değildir.Toprağın azlığı onu toprağa karşı tutkulu yapar.Toprak onun için çok anlamlıdır seller onu alıp götürdüğünde kızmaz alışkındır onu götürdüğü yerden sırtıyla yeniden oraya taşır adeta sulara meydan okurcasına onunla savaşır.Toprak ananın azlığı karadenizliyi gurbet çocuğu yapmıştır. Gurbette nasıldır ona bakalım.Gurbet onun için sadeca varolma savaşıdır.Doğduğu yerle asla mukayese edilmesini istemez,çalışkanlığı gurbette değişmez tıpkı doğduğu topraklarda verdiği mücadele gibidir. Başarılı olmasının sebebi burada yatmaktadır.Geleneklerine aşırı bağlılığı yüzünden çevresi tarafından tutucu gibi algılanır.Oysa sosyaldir yada sosyal olmak için mücadele eder bunu başarmak için zaman ayırır,maddi hiçbir fedakarlıktan kaçınmaz

 Bunun örnekleri gittikleri yerlerde kurdukları vakıflar dernekler yada üyesi oldukları sivil kurumlardır. Buralarda hatırı sayılır yatırımlar yaparak o içindeki ilk olma tutkusunu gerçekleştirir.Boş zamanı yoktur zaman buldukça okumak yazmak horon oynamak spor yapmak onun tutkularındandır.Folklor vazgeçilmezlerinin başındadır Onu en iyi dinlendiren şey horondur, onu bazen kapalı bazen açık alanlarda görmek rastlantı değildir.Üstelik bu yorucu oyunu oynarken MANİ söylemeyi ihmal etmez mani karadenizin türkü harmanının temel taşıdır.edebiyatın en eski nazım biçimidir.Maniler karadeniz insanını en iyi tarif eden temel taşlarıdır.

Manilerin bir diğer adı dörtlemedir.maniler özgürlüğün ifadesidir.Çünkü her manide karadeniz insanının karakterini kişiliğini özgürlüğünü bulmak mümkündür.manileri müstehcenlikte,isyanda,yakınmada sevinçte tabiatta tasvirde hatta yergide bulmak mümkündür.Fıkraları manilerinin kopya edilmişidir oradada hiciv övgü yergi benzetme gibi edebi anlamları bulmak zor değildir.Hiçbirimiz iki cümle ile mutlu olamayız oysa karadeniz insanı bunu başarmıştır üstelik bunu tüm dünya insanının hizmetine sunmuştur. Karadeniz fıkraları dünyanın bütün dillerine çevirilmiş anlatılmakta ve insanları güldürmekte onlara hoş vakitler geçirtmektedir.

Kendisiyle dalga geçilmesini içine sindiremez çabuk parlar oysa fıkralarıyla kendisiyle kendi dalga geçer.Bu onun engin hoşgörüsünün ürünüdür.Karadeniz insanı sevinçle üzüntüyü harman yapıp yaşam biçimi haline getiren ender millettir.Oğlunu askere gönderirken bir yanda ağlaşır ötede horon oynar.yağmur yağarken,fındık toplarken nikahını kıyarken,kızını evlendirirken. Horon oynar. Horon sulhtur barıştır. Kavgalıların barıştığı halkadır horon.elele tutuşmak kopmayan tutkunluğunun birer halkasıdır.Sporda farklı değildir.

Trabzonsporu yaratan etken yukarıda saydığımız hasletlerin ürünüdür karadeniz insanının kıvrak zeka ve bedenidir.Buradaki başarıyı dünyanın takımlarında oynayan karadenizli çocukları örnek göstermek yeterlidir.türkiyenin önemli oyuncularının büyük çoğunluğu karadenizlidir.Karadeniz insanının en başarısız olduğu alan müzik sektörüdür.Ne yazıkki kolay para kazanma köşe kapmacılık bu sektörde fazlasıyla olduğu için karadenizli sanatçılar bunun dışında kalıp yöre müziğinin geriye düşmesine neden olmuştur.Bu kısır döngüde önüne gelen herkes söz yazarı besteci aranjör olmaya soyunmuş ve genelde başarısız olmuşlardır.

Oysa insanın aradığı o başarılı insanlara ne olduda müzikte yoklar diye sorası geliyor ama burada başkalarını asla suçlamamak gerek tüm sorumluluk medyanın hiçbir kıstas getirmeden önüne gelen herkesi ekranlara taşıyarak adeta dalga geçilmiştir bunların hepsinin reyting denen sanat düşmanı canavarı ayakta tutmak için yapılmıştır.Bu erozyonu ve yipranmayı sinemada,televizyon dizilerinde,fıkralarda,türkülerde söyleşilerde adeta günlük yaşam haline gelmiştir.Karadeniz aksanının kötü kullanılarak yansıtılması tüm karadenizlileri üzmektedir hatta kendilerini sorgulama noktasına getirmiştir.karadenizin dışındaki insanlar bu hoş ve güldüren aksandan yoksun bırakılmaktadır. Gülmek için anlatılan bir fıkrayı dinleyen karadenizli olmayan kişi ne söylendiğini anlamamaktadır.Özellikle görsel ve yazılı basın bu olgulara dikkat etmelidir. Gerekirse her yöreye özgü komite kurulmalı ve tüm eserler bu komite tarafından incelenmeli ve aslına uygun hale getirildikten sonra halkın beğenisine sunulmalıdır.

 Fıkra: Kondöktör karadenizliye trende sorar? Posta treni biletiyle exprese binmişsin fark vereceksin Temel cevap verir:fark ödemem yavaş gidun

 Fıkra: Rizeliler çinlilere savaş ilan ederler çine mektup yazarlar Çinliler mektubu okur rizeyi haritadadan bulur teklifi kabul ederler telgraf çekerler Rize eşrafı gelen telgrafı değerlendirmek için toplanır toplantı uzun sürer Dışarda bunalan halktan birisi içeri dalar nedir bu toplantı yoksa çinden korktunuzmi Ne korkmasi 1,5 milyar çinliyi nereye gömeceğumuzi tartişiyuruk onun için uzunsürdü. Fıkra: Pire hasta olan temeli yatakta sürekli rahatsiz eder. Temel Ula pire hasta değilsan yatağa ne işu var yok eğer hastaisen ziplayup durma.

 
UZUNGÖLÜN İLÇE OLMASI ÜZERİNE Yazdır

Çay tv de uzungöl gecesi düzenlenmiş plaketler havada uçuşmuş temenni ve dilekler söylenmiş körlerle sağırlar birbirini ağırlar misali dillere destan bir gece yaptıklarını sananlar nasıl hata yaptıklarını ve ona buna yamandıklarını burada yazma gereği duydum,çünkü.

Geçen yıl uzungölde ilçe olmamız için başlattığım imza kampanyasını göremeyenler gelip bizzat imza atmayanlar o kampanyanın genişlemesi için mücadele vermeyenler,üstelik temsil makamında olmalarına rağmen iş işten geçtikten sonra şimdi ilçe olmamız için dilek ve temennide bulunuyorlar.Buna hakları varmıdır sorusuna ise var ama atı alan üsküdarı geçtikten sonra anlamaları artık bir işe yaramayacağını bilmelerini hatırlatırım.Makamlar kişisel egoların tatmin edildiği yerler değildir oralar halka hizmet yerleridir.Hiç kimse o makamlarda ilelebet kalmadı kalmayacaktır.Bizler gurbette olmamıza rağmen doğup büyüdüğümüz ve çocukluk anılarımızın geçtiği uzungöle birşeyler yapmak katkıda bulunmak için  mücadele içinde .

olmakta istiyoruz.Ama gelin görünki uzungölü yönetenler hiçbir fikir alışverişi yapmadan bildikleri gibi yönetmeyi maharet saymışlar ve hiçbir danışma desteği almadan bugüne getirmişlerdir.Elbette bu arkadaşlarımız uzungölü yönetirken kötü niyetle iş başına gelmemişlerdir,ama oraya seçildikten sonrada halka tepeden bakmak ,sorunlarıyla birebir ilgilenmek yerine toplu yönetim veya hatır gönül ilişkileri içinde zaman zaman hata yaparak ısrarcı olmuşlardır.Bunları yaparken konsensüs aramadılar ve ne yazıkki uzungölü kötü yönetmişlerdir.Çay tv muhabbetine dönecek olursak ayderli arkadaşlarıda davet etmeyi ihmal etmediler ve kardeş belde olduklarını söyleyerek birbirlerinin sırtını sıvazlamaya devam etmişlerdir.Oysa projesini avan olarak hazırladığım ve 1999 dan beri savunduğum UZUNGÖL NEDEN DAVOS OLMALI sloganımı uzungöldekiler anlamamış ve dillendirmemişlerdir.Çünkü kendilerinin böyle bir cesaret ve vizyonları olmadığı içindir.Sayın başbakan ayderi ziyaretinde ayderi davos yapacağız dediğinde uzungölü yönetenlerden hiçbir tepki gelmedi oysa biz davos olmayı 14 yıldır söylüyoruz ama herkes duymuş uzungölü yönetenler duymamış.Allahaşkına ayderin davosla benzer bir yanı varmı birileri anlatsında bende anlayayım oysa uzungöl hem gölü hemde tabiatı ve düzlüğüyle davosla birebir örtüşen fiziki yapıya sahiptir.Unutulmamalıki uzungöl bugün çevresi tarafından sevilenden çok kıskanılan bir yer olmuş durumdadır.Ayder veya fettahoğlu gibi rakipler uzungöl sayesinde vardırlar ama gidin onlara sorun sanki kendi küllerinden doğmuşcasına böbürlenmekteler.Tekrar tekrar yazıyorum yazacağım karadenizin ekonomi lokomotifi içerde uzungöl dışardan sumeladır bu iki değerli doğa harikaları trabzon sınırlarında olması nedeniyle diğer illerede endirekt katkı yaptıkları inkar edilemez.İlçe olurmuyuz oluruz elbette halk bir bütün olursa ve bizlere destek olurlarsa bizler onların adına her talebi ilgili yerlerden isteriz ve alırız yeterki bütünlük sağlansın bu iddia öyle içi boş bir iddia değildir.

 
Biz Karadenizliler Yazdır

Karadeniz yöresini ve folklorunu araştırmak ne merak ne de teoriktir. Karadeniz insanını Türkiye coğrafyasında yaşayan insanlardan ayıran özellik, çalışkanlığı, mertliği, söylediğinin arkasında duruşu ve son söyleyeceğini ilk söylemesidir. Cesurdur, çalışkandır, ataktır, beceriklidir; bunların toplamı başarılı olmasının nedeni sayılmalıdır. Sanatta, ticarette, sanayide ve de politikada Karadenizli görmek, onun ataklık ve cesaretinin sonucudur. Yaşamın zorluklarını, alın yazgısı olarak algılamaz. Var gücüyle direnerek onların üstesinden gelmeyi sever. Bu anlamda gergindir. İkinci planda olmayı sevmez; onuruna düşkündür. Büyüdüğü tabiatın hırçın yapısı karakterinde gizlidir. Durağan olmayı sevmez; hareketlidir. Çalışarak dinlenir. Çalışmak onun yaratılış biçimidir. Zorluklar karşısında ne umutsuzdur ne de küskün. Toprağın azlığı, onu toprağa tutkulu kılar. Toprak onun için çok anlamlıdır. Seller, toprağını alıp götürdüğünde, kızmaz; alışkındır böyle durumlara. Suyun aldığı toprağı, gerisin geri sırtında taşır, suya meydan okurcasına.

 
ESKİ ŞERAHLA GEÇMİŞİ VE BU GÜNÜ KONUŞTUM Yazdır

Mart 2oo3

Hasan:  Bir zamanlar çok güzel olduğunu, çok görmüş geçirmiş  biri olarak arada bir seninle, konuşmak,  birlikte olmak istiyorum.Bir gece birkaç gün falan.
Şerah:    Gülerim buna.
Hasan:   Niye gülüyorsun ne var bunda? Ondört yıl benim kahrımı çektin beni büyüttün sana geldim, şimdide özledim soruyorum!
Şerah :   Senin gibi çok isteyen var. Bir gecelik, birkaç günlük, özellikle dışardan gelenler, benimle kalmak istemiyorlar. Sen de dışarıdasın yanılmıyorsam.
Hasan:   Niçin ? Senin yeterince aşığın vardır.
Şerah:   Var.Onlar da benimle yaşamanın zor olduğunu, çekilmez olduğumu söylemeye başladılar.
Hasan:   Niçin?
Şerah:    Görmüyor musun? Karpuz kabuklarını, kirli poşetlerini, rakı şişelerini üstüme atıp geri dönüyorlar.
Hasan:   Vay terbiyesizler, çevre düşmanları.
Şerah:    Görmüyor musun yaşlanmış kocakarı gibi oldum. Kirpiklerim, dudaklarımdan taşan kirli rujları mı?
Hasan:   ?

 
Uzungöl - Davos karşılaştırması Yazdır
Ayrıldığım doğum yerim Uzungöl'den tam 50 yıl oldu. Kader işte yaş altmışı geçince yaşadığınız yerler sıkıcı oluyor, tercih yapıp başka yerlere gitmek istesenizde ilk akla gelen yer doğduğunuz yer oluyor.1965 yılında ayrıldığım Uzungöl'e 2011 yılı yazı ayında hasret gidermek için gezmeye gittim. Bir arkadaşımla yemekte iken bana yeniden Uzungöl'e dönüp dönmeyeceğimi sorduğunda, elli yıl önce topraklarımız babamız tarafından satıldığı için yerimin olmadığını söyleyince bana yer vereceğini söyleyerek beni yeniden Uzungöl'e dönmem için ikna etti ve serüven başladı.

Satın aldığım yer üzerinde emekliliğimi sürdürebileceğim bir ev yapma kararı aldım ve kısa sürede tamamladım. Evi tamamlamasına tamamladım ama o süre içinde memleketimin kötü yönetildiğini, ihanete uğradığını ve çevre katliamı yaşadığını gördüm. Bu durum benim için tam bir hayali sukut oldu. Oturup düşünmeye başladım acaba birşeyler yapabilirmiyim diye. Bir plan dahilinde mevcut Uzungöl'ün bugünkü durumundan kurtarılması için kendi öz kaynakları ile bunun mümkün olamayacağını gördüm. Dolayısıyla bir çok kent plancısı ve şehircilikle ilgilenen arkadaşlarımla yaptığım istişare sonunda dünyanın birçok turizm bölgelerini inceleyerek Uzungöl'ü hangi kategoride yapılandırabileceğimin çalışmasını yaptım ve sonuç olarak Uzungöl neden Türkiye'nin DAVOSU olmasın.

Belki çok iddialı olacak ama uzun uzun düşünerek bunun ancak devlet desteğiyle olabileceğini ve böyle bir merkeze de ihtiyaç olduğu herkes tarafından kabul gördü. Bende kararımı verdim ve ömrümün kalan bölümünü doğduğum topraklara adayarak çalışmaya koyuldum. Hali hazır avan proje çalışması yaptırıyorum. Proje bitince başta Başbakanlık, Turizm bakanlığı, dünya finans kurumları olmak üzere her kuruma sunarak görüş toplayacağım. Bundan böyle Uzungöl, büyükşehir olması kesinleşen Trabzon ilinin bir beldesi olarak kalacaktır.

Çünkü yukarıda ihanete uğradığını yazdığım bölümü de burasıdır. Çıkarılan yasada 2000 nüfuslu yerlerin belediyeleri kaldırılacağı bilindiği halde hiç kimse bu durumu umursamadı ve 10000'in üstünde nüfusu olmasına rağmen nüfus 1600 civarında kasıtlı olarak tutulmuş ve belediye olma hakkını kaybetmiştir. İyiki de kaybetmiştir! Hiç değilse birilerinin suratına tükürmek için artık sebep de var bahane de. Çünkü onlar ihanet ettiler bu dünya güzeli doğa harikasına. Uzungöl'ü yönetenler burayı asla karşılıksız sevmediler.

Oysa ben Uzungöl'ü hep karşılıksız sevdim ve sevmeyede devam edeceğim. Bunları yaparken hiçbir karşılık beklemiyorum, beklemeyeceğimde. Şimdi müjdeyi veriyorum. Uzungöl, Davos'un muadili olacaktır. Planlamasıda Çevre ve Şehircilik bakanlığının denetiminde yapılacaktır. Uzungöl'ü sevenlerin bu girişime nasıl destek vereceklerini göreceğiz. Şimdilik buradan bu duyuru yeterli olacaktır.

Saygılarımla

Hasan DÜZGÜN

 
Göç bir yazgı değildir Yazdır

Alın yazgısı diye algılanır genelde çünkü isteyerek yapılan bir eylem değildir onun koşullarını yaşamın şartları belirler çünkü göç sadece insanların yaşadığı olay değildir tabiatın tüm canlı ve cansızları yani evrende var olan her nesne bunu yaşar bazen sessiz bazen de sesli bu yazıda ana tema Karadeniz insanının göç öyküleri neden ve niçinle ri aranacak ancak tabiatın diğer varlıkları da yazıda hak ettikleri kadar yazılacaktır merak etmayun

 

Anasayfa
Hakkımda
Uzungöl
Resimlerim
Kitaplarım
Müzik
Politika
Spor
Ekonomi
Güncel
İletişim
Arama






Kayıp Parola?
Hesabınız yok mu? Kayıt Ol

Pontus Kültürü ve Uzungöl
Pontusca Sözlük

Resimlerim

babam
babam
Açıklama: babam katip düzgün
hasan düzgün
hasan düzgün
Açıklama: hasan düzgün
Resimler
Resimler
uzungöl resimleri
uzungöl resimleri
uzungöl'den resimler
uzungöl'den resimler
Açıklama: uzungöl\'den resimler

Anketler

Bu yılki tatilinizi hangi bölgemizde düşünürsünüz?
 

[+]
  • Narrow screen resolution
  • Wide screen resolution
  • Auto width resolution
  • Increase font size
  • Decrease font size
  • Default font size
  • default color
  • blue color
  • green color